72 Saatte Kapadokya

Evet, Kapadokya Bölgesi kesinlikle kendine has, büyülü bir coğrafya. Şahsi fikrim, en güzel ve keyifli noktası ise Uçhisar. Doğaya, lezzetli sofralara, günbatımı manzaralarına ve şaraba doyacağınız bir Kapadokya gezisi için hiç vakit kaybetmeyin.

 

Her seyahat yeni bir macera, yeni deneyimler, unutulmaz anlar getirir… Özellikle seyahatinizi birbirinden hiç ayrılmayan köklü bir arkadaş grubuyla gerçekleştiriyorsanız adlığınız keyif, attığınız kahkaha çok daha anlamlı oluyor. Çalışma hayatı içerisinde 5 kız arkadaş söz konusuysa organize olmak, izinleri ayarlamak öyle göründüğü kadar kolay olmuyor. Bu kez şans hepimize güldü ve sorunsuz bir şekilde izin tarihleri ayarlandı, biletler alındı, otel rezervasyonu yapıldı. Grubun seyahat gurusu olarak tüm organizasyon ve seyahat tasarımı benim sorumluluğumdaydı. Program akışından önce bizim için önemli olan doğru oteli bulmaktı… Uçhisar’da yer alan Taşkonaklar hiç tereddütsüz ilk tercihimdi. Kapadokya bölgesinin huzur dolu, manzaralı, dokusuna uygun bir yerde konaklamak ve güler yüzlü hizmet almak istiyorsanız hiç düşünmeden Taşkonaklar’ı seçmenizi öneririm. Uçhisar manzaralı terasında güzel havayı yakaladıkça keyif yapabilirsiniz. Ayrıca, özel olarak kahvaltısının çok leziz olduğunu da belirtmeliyim.

taskonaklar

Biz 3 günlük bir Kapadokya seyahati hazırladık. Kapadokya’da ziyaretleriniz öncesinde müze kart almanızı öneriyorum. Böylece çok daha uygun fiyata müzeleri ve ören yerlerini gezebilirsiniz. İlk gün Nevşehir-Kapadokya Havalimanı’ndan indikten sonra, önceden kiraladığımız aracımızı teslim alıp Göreme üzerindeki Salkım Tepesi’nde kahvaltı molası verdik. Tepenin en büyük özelliği tabi ki kahvaltımızı yaparken seyre daldığımız manzara oldu. Kahvaltının ardından otele check-in yapar yapmaz Ihlara Vadisi için yollara düştük. Kıvrılıp giden yolların sonunda Ihlara Vadisi’ne vardığımızda yaptığımız yola değdiğine emin olduk. Doğayı seviyorsanız bu vadide yapacağınız yürüyüş ruhunuza çok iyi gelecek.

ıhlara vadisi

Vadiyi bitirdikten sonra nehir kenarında birkaç restoran yer alıyor. Bizim tercihimiz Belisırma oldu. Saç kavurması ve kaşarlı mantarından mutlaka sipariş vermenizi öneririm. Ihlara’dan sonraki durağımız Devrent Vadisi’ydi. Deve görünümlü peribacasıyla ünlü Devrent Vadisi kısa bir yürüyüş için harika bir yer. Dönüş yolunda Kaymaklı Yeraltı Şehri’ni ziyaret ettik. Yeraltında yaratılan bu şehir gerçekten insanı kendine hayran bırakıyor. Bu yoğun geçen günün akşamında ise yemek için tercihimiz House Hotel içerisine yeni taşınan Muti Restaurant oldu. Muti’nin yemek salonu genç gruplar için biraz ağır kaçabilir ancak güzel havalarda açık olan terası daha rahat ve keyifli. Yemekler ve tatlılar için tek söyleyebileceğim “leziz” olması. Yolunuz düşerse “maklube” yemenizi öneriyorum.

muti

Kapadokya’da ikinci günümüzde ilk durağımız Zelve Açık Hava Müzesi oldu. Doğruyu söylemek gerekirse beni Göreme Açık Hava Müzesi’nden daha fazla etkiledi. Doğanın güzelliği ve insanoğlunun kendine yarattığı yaşam ve kültür gerçekten etkileyici. Zelve’den sonra yakın mesafede yer alan Paşabağı Peribacaları ise bu özel oluşumları inceleyip, güzel resimler yakalayabileceğiniz en güzel noktalardan biri. Biz, bu iki gezi sonrasında Göreme Açık Hava Müzesi’ne gittik ancak size önerim bizim düştüğümüz hataya düşüp, bu ziyareti öğleden sonraya bırakmamanız. Zira, günübirlik turlarla gelenlerle çok kalabalık oluyor ve gezmesi pek de keyif vermiyor. Açık hava müzesine girmeden önce sokak köşesinde uğramanızı şiddetle tavsiye ettiğim yer ise Hattuşa Seramik Dükkanı.

hattuşa göreme

Turan Bey, elleriyle tek tek desenleri çizerek gerçekten sanat yapıyor. Kaseler, karaflar, fincanlar her biri sanat eseri. Ayrıca, Turan Bey’in hoş sohbetiyle daha da anlamlı oluyor. Göreme’den sonra rotamız Kızılçukur’du. 7.yüzyıldan sonra yapılan manastırları ve kiliseleri gezebileceğiniz Kızılçukur'a günbatımında gidip, nefes kesen manzarayı seyretmelisiniz. Kapadokya’da günbatımının bambaşka bir güzellikte gerçekleştiğini ve kendinizi gökyüzünün harika görüntülerine hazırlamanız gerektiğini de ekleyeyim. İkinci günün sonunda akşam yemeği için bizim tercihimiz Ürgüp’te Ziggy oldu. Hava yağmurlu olduğu için bir evin nostaljik salonunu aratmayan iç kısmında oturduk. Hem atmosferi hem de lezzetleriyle bizden tam not aldı. Mezeleri, Ziggy özel patatesi, pastırmalı makarnası ve tabi ki Ziggy tatlısı favorilerimizdi.

kapadokya günbatımı

Tatilimizin son gününe ise sabaha karşı balon turu ile başladık. Evet, Kapadokya’ya geliyorsanız bu deneyimi yaşamadan asla dönmemelisiniz. Göreme Açık Hava Müzesi yakınlarından hareket eden balonlar şiir gibi bir görüntü oluşturuyor. Her gün – tabi hava müsaade ederse- 100 balon havalanıyor. Her gün, rüzgarın yönüne göre alınan yönler ve indiğiniz yer değişiyor. Biz Anatolian Balloons ile uçtuk ve pilotumuz Hakkı Bey’in verdiği bilgiler, yüksek enerjisi sayesinde unutulmaz bir saat geçirdik. Balon sonrası otelimize döndük ve yine Taşkonaklar’ın leziz kahvaltısından kendimizi alamadık. Güneşin ve Uçhisar manzarasının keyfini terasta çıkardıktan sonra Uçhisar Kalesi ve eski bir Rum köyü olan Mustafapaşa ziyaretlerini tamamlayarak dönüş yoluna geçtik.

kapadokya balon turu

Evet, Kapadokya Bölgesi kesinlikle kendine has, büyülü bir coğrafya. Şahsi fikrim, en güzel ve keyifli noktası ise Uçhisar. Doğaya, lezzetli sofralara, günbatımı manzaralarına ve şaraba doyacağınız bir Kapadokya gezisi için hiç vakit kaybetmeyin.

Çerezler (cookie), https://jabiroo.com.tr/ web sitesini ve hizmetlerimizi daha etkin bir şekilde sunmamızı sağlamaktadır. Çerezlerle ilgili detaylı bilgi için Çerez Politikamızı ziyaret edebilirsiniz.