1- Paris, Fransa

Yılın 12 ayı için, her mevsimi için Paris önerilebilir, haklısınız! Ancak romantizm ve aşkla anılan bu büyülü şehir sonbaharda şiir kitabından fırlamış bir dize ya da bir film karesi kadar etkileyici görünüyor. Victor Hugo’nun da söylediği gibi Paris’i teneffüs etmek adeta ruhunuzu koruyor, besliyor. Doğanın içerisindeki tüm güzel tonları şehre seren sonbaharda Paris’in sokaklarında, caddelerinde sizi görsel bir şölen bekliyor. Küçük bir piknik sepeti hazırlayıp Seine Nehri kıyısında çimlerde güzel havanın tadını çıkarın; St. Gérmain’in kafelerinde kahvenizi için; Jardin de Luxembourg’da yürüyüşe çıkın ve ağaçların, tüm bitkilerin sonbahara nasıl renk verdiğini görün. 

2- Boston, ABD

Belki de Amerika'nın en eski şehirlerinden biri olması Boston'u diğer şehirlere göre daha romantik kılıyordur, kim bilir! New England Bölgesi'nin yemyeşil doğasından fazlasıyla yararlanan Boston'ın güz rengine şehrin tarihi yapıları, çan kuleleri, liman bölgesi eşlik ediyor. Charles nehrinin üzerinde, şehrin göz alıcı manzarasını Longfellow Köprüsü'nde banklara oturarak izlemelisiniz. Amerika'nın en Avrupa kokulu şehirlerinden birindeyken Christopher Columbus Park'a ve Charles River Esplanade'a gidin, doğanın bu naif güzelliğinin keyifni çıkarın. Daha sakin ve huzurlu bir rota istiyorsanız arabaya atlayıp, New England'ın doğal güzellikleri ile ödüllendirilen Maine ve Vermont'a küçük bir yolculuğa çıkın.

3- Kapadokya, Türkiye

Tepe bir noktaya çıkıp, Kapadokya’yı seyrederken insan kendini, bir filmin ana karakteri gibi hissediyor. Aslında doğanın bir ödül olarak sunduğu bu topraklarda herkes kendi filminin kahramanı gibi. İlkbaharla birlikte vadilerde yeşeren ağaçlar, bitkiler sonbaharla birlikte en güzel sarı ve turuncu tonlarını üzerine giyiyor. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte çıktığınız balon yolculuğu ile manastırların mistik dokusu, Peri Bacaları’nın şaşırtan mimarisi, sessizliği ile sizi içine çeken düzlükler insanın içinde hayranlık uyandırıyor. Kapadokya’nın kendine özgü sokaklarında dolaşın, manzaraya karşı keyifle yemeğinizi yiyin, Peri Bacaları’nın muhteşem görüntülerini fotoğraflayın.

4- Brugge, Belçika

Büyük şehirlerin kaos ortamından, gökdelenlerden ve büyük kalabalıklardan uzak bir Ortaçağ masalı her zaman ilgi çekicidir! Tarihi yapıları ve bu eserlerin büyük bir özenle korunması sayesinde UNESCO Kültür Merkezi listesinde yer alan Brugge romantik kanalları, el değmeden bugüne gelen binaları, Arnavut kaldırımlı sokakları ile sonbaharın sakinliğini yaşayabileceğiniz en güzel çekim noktalarından biri. Yeşilin yerini sarı-turuncu tonlarına bıraktığı bu güzel sonbaharda, Brugge sokaklarında faytonla dolaşın, her yanınızı saran tarihi binalar ve doğanın uyumunu kanallarda tekne gezisine çıkarak görün, akşamüstü olduğunda midye-patates keyfi için keyifli bir restorana gidin, leziz çikolataların tadına bakın.

5- Dublin, İrlanda

"Eserlerimde hep düş gücünün hayatı yenmesini sağlamaya çalıştım." Bu sözler Dublin doğumlu ünlü yazar Oscar Wilde'a ait. Düşlerinizle gerçek hayatın benzer olmasını dilediyseniz Dublin belki de sizi tatmin edici cevabı verecektir. Başınızı her kaldırdığınızda gökyüzünde gri bulutlarla karşılaşmanız muhtemel olan bu puslu şehir her nedense tarihi binaları, rengârenk sokak kapıları, pubları ve parklarıyla yaşanmaya değer duygular gizliyor. Kestane ağaçlarının gölgesinde oturup, St. Stephan Parkı’nda soluklanmak şehirde büyük bir huzur veriyor. Görkemli mimari yapısının yanı sıra yemyeşil bahçeler arasındaki yeriyle bir fotoğrafı andıran Ardgillan Kalesi’ne keyifli bir yürüyüş yapın. O’Connell Köprüsü’nden yürüyerek geçerken şehri ikiye ayıran Liffey Nehri’nin fotoğrafını çekin, 17.yüzyılda kurulan ve şehrin ortasında yer alan Phoenix Park’ın sonbahar renklerinden kendinizi mahrum etmeyin.Dublin